NOT: Bu hikayede şnorkel, havlu ve bikini yok, maşa, kilim ve mangal var. Döne döne bronzlaşan insanlar yok, döne döne kızaran tavuk kanatları var. Kahkaha, bira ve neşe yok, ciddiyet, ayran ve tokat var. Sağlıkla gülümseyen dişler yok, et bekleyen protezler var. Dalıp çıkmak yok, dümdüz oturmak var. Şöyle bir duş alıp tuzu atmak yok, eve dönünce sırayla banyo yapmak var. Deniz hiç yok, bildiğin toprak var.
Büyük Şef, yaklaşık bir saat önce Belgrad ormanındaki piknik alanına ailesinin önünden yürüyerek girdiğinde sanki arsa satın alacakmış gibi etrafı inceledi. En iyi yeri istiyordu. Herkes en iyi yeri ister, fakat mesire yerlerinde vaat edilmiş topraklar ancak içi çocuk dolu ticari araçlarıyla erken yola çıkanlarındır (doblolular). Büyük Şef, doğayla uzun uzun bakıştıktan sonra, tam istediği gibi olmasa da eliyle bir ağacın altını işaret ederek sordu: " Şura iyi mi?" Hayatın hiç bir alanında söz hakkı tanınmayan kadınlar bu soru karşısında onayladıklarını belli eden, ama kelimeyle benzemeyen bazı sesler (iy-iy-işte-iy-iy) çıkardılar. Aile işaret edilen bölgeye eşyalarını taşırken, Büyük Şef elleri arkasında yavaş yavaş yürümeye başladı. Arkadan bağlı ellerinden minik bir kuyruk gibi sarkam tesbihiyle adeta huysuzluk çekiyordu.
Küçük Şef, elinde maşayla kanatların başında tedirgin beklerken, Büyük Şef oturduğu yerden, " Çevir artık çevir!" diyor. Oğlunu maşa gibi kullanan bu aksi ihtiyarın hangi kanatları kastettiği belli değil. Zaten mesele tavuktan çok otorite. Çeviriyor Küçük Şef. " Onları değil, benden taraftakileri." diye uyarıyor Büyük Şef. Yanlış tavukları geri alarak babasından yana olanları çevirmeye başlıyor. Emir yerine getirilmesin rağmen, " Hay senin yapacağın işe..." diye bir ses duyuluyor.
Tavukları çevirirken bile stres yaşayan Küçük Şef, "Olmuş mu baba?" diye sorarken Büyük şef'in başında bekliyor. Cevap gelmiyor, demek ki olmuş. Büyük Şef, kendi kuşağındaki dişsizlere göre büyük bir ustalıkla kemiriyor kanatları. Protezlerini yaklaşık 20 yıl önce Ümraniye'de bir dişçi yapmıştı. Daha taktığı gün leblebi testinden tam not almıştı protezler. Cevizli sucuk bile yiyebildiği bu protezler dışında hayatında hiçbir şeyi övmedi Büyük Şef. İşte bugün tavuğu gönlünce dişleyebiliyor, herkesten fazla kanat götürüyorsa o dişçi sayesinde. Torunu daha bir tane bile yememişler sekizinci kanadı ısırır ısırmaz öfkeyle oğluna dönüp, "Pişmemiş al bunu" diye bağırıyor. "Nasıl pişmemiş baba?" diyerek Ümraniyeli dişçinin bile başa çıkamadığı kanadı eline aşan Küçük Şef, telaşından olacak sorunlu kanadı ağzına götürüyor. Sağlıklı dişleri kanadı kolayca koparmasına rağmen, sorun çıkmasın diye yıllar içinde geliştirdiği rol yeteneğiyle çiğnemekte zorlanıyormuş gibi yapıyor. Gelin elinde tavuk kanadıyla çocuğun peşinde. Amacı çocuğuna ulaşıp gıdayı ağzına sokmak (kuş tipi beslenme). Fakat Büyük Şef'in torunu çok hızlı. Tavuktan önce tokat yiyeceğini bildiğinden durmaya niyeti yok. Mangal başında pişmemiş tavuğu proteze uygun hale getirmeye çalışan babasının, "Dayağı yersin bak!" diye bağırmasıyla işler değişiyor; tokatın el değiştirerek kuvvetlenme ihtimaline karşı zınk diye duruyor çocuk. Gelin, tavuğu sanki döver gibi ağzına sokuyor.
Vurduğu top masadaki bardağı deviren çocuk annesi tarafından tokatlanıyor. Küçük Şef'ten yediği tokatların genç kuşağa devri bu. Zamanında kayınpederinden kocasına, kocasından kendisine, kendisinden çocuğuna kalan bir miras. Büyük Şef dinlenmede. Ağaç altında kendisi için hazırlanan mobil döşeğe uzanıyor. Oysa torun kafasına vuran bir Dede'nin yatacak yeri yoktur. Torununun ağlayarak koşusuna devam etmesi adeta hoşuna gidiyor. Kurduğu mikro-faşist krallığın tokat yemeyen tek bireyi olarak halinden memnun. Bunca kişinin bütün hayatının karar mekanizması onda son buluyor.
Sallanmak yetmiyor çocuğa. Ayağa kalkıp sallanıyor, o da yetmiyor. Salıncakta bile koşmak istiyor adeta. Onu, kafasını yere çarpmadan önce havada koşarken görenler var. Gelin, Küçük Şef ve Büyük Şefin karısı, salıncaklar bölge sine koşuyorlar. Kısa bir süre sonra, sanki suç işlemiş gibi Büyük Şef'in karşısına çıkarılması gerekiyormuş gibi. Çekiştirerek getiriyorlar çocuğu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder