"Size iyilik yapan bir insana karşı hissedilmesi gereken en son duygu minnet duymaktır çünkü bu ona, size yaptığı iyiliğin üstüne bir de bunun keyfini çıkarma fırsatını verir. besleme küstahlığını göstermediğim hiçbir karga, gelip benim gözümü oyma zahmetinde bulunmadı."
Ancak Şeytanın fısıldadıkları şeyler olabilir diyebileceğiniz bu cümleler neyse ki tanrının kendi ruhundan üfleyerek can verdiği iddia edilen insan ırkından çıkmıştı.
Gece ilerledikçe kararan düşüncelerimi birkaç birayla aydınlatmak için, canımdan çok nefret ettiğim kardeşimi aramayı düşündüm.
Ne de olsa hala dışarıda, birkaç saat önce beni de çağırdığı, çayın üç lira ve güzel kız popülasyonunun çok yüksek irtifalarda seyrettiği bir cafedeydi.
Bu davete hiç düşünmeden hayır yanıtını verdim, zira, cafe'de çay içip, etraftaki güzel ve bakımlı bayanlardan birini etkileme planında doğru olmayan bir şeyler seziyordum.
Bana göre, bu kusursuz planın gerçekleşme ihtimali gördüğüm o kadınla birlikte sıfıra inmişti.
'' Gelirken bana 4 kırmızı getirsene.'' isteğinin '' Öeeğg nerden bulucam amuğagoyiim.'' cümlesiyle karşılık bulucağını bilmem canımı sıkmıştı ama sarhoş olduğumda gecenin 2'sinde
telefonu elime alıp o hatunu arama fırsatı çok da uzakta değildi. Bugüne kadar aradığım sayısız kadının beni terslediği ihtimali de hep aklımdaydı.
Satışı belirli bir saatten sonra yasaklanan alkole, ulaşabilme ihtimalim gitgide zayıflıyordu çünkü zaman sınırı geçmiş, düşünme ve empati kurmayı pek beceremeyen küçük sığır da eve
gelmişti. Bunlardan daha kötüsü, hiç kimseyi tanımadığım ve hiçbir yerini bilmediğim yeni bir muhitteydim. Buraya ne zaman gelmiştim ki? En son hatırladığım balkon bu değildi. Balkona çıktım
ve sokağa baktım, bu sokak benim sokağım değildi. Bu kardeş benim kardeşim değildi, ben kendi kardeşimden nefret etmezdim ki. Bu eşyalar benim zevkime göre değildi. Koşarak aynaya baktım ama
gördüğüm şey beni şaşırtmadı. O meymenetsiz suratım hala aynı şekilde sırıtıyordu.
Koşarak evden çıktım, bulduğum ilk mekana girdim. Saçma sapan bir müzik çalan, çoğu veledin uğrak mekanı bir bardaydım. Sanırım 3 bira içtim. Bir saat civarında oturdum. Kalkmak üzereyken mekana iki tane kızın girdiğini gördüm. Uzun boylusu garson çocukla muhabbete başladı. Daha önceden tanıştıkları belliydi. Ben de tanıyorum bu kızı diye düşündüm ya da sadece garsonu kıskanmıştım. Güzel kızdı. Yakındaki bi masaya oturdular. Kendi kendime kalkmak üzereyim, geç kaldınız. Acelem ve yetişecek bir yerim yok ama verilmiş bir kararım var. Kolay değil karar vermek, size yedirtmem kararımı dedim. Hesabımı ödedim ve kapıya doğru yöneldim. Ardımdan topuklu ayakkabı sesi geliyordu, umursamadım. Biri dur diyordu. Niye dur diyordu ki? Sanırım eksik hesap ödedim, diyip arkama döndüm...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder