Problem bu değil aslında, yaşamanın altın kuralı öğrenmek zaten, bütün canlılar öğrendiği için yaşayabilir. Öğrenmek içinde hareket içinde olmak gerekir. Bazen ölmek bile öğrenmektir. Ölmediğim için bilemeyeceğim. Yani fiziksel olarak ölmedim. Bir şekilde öldüğüm ve öldürdüğüm şeyler oldu. Bunların hepsini yaşam içerisinde doğal karşıladım. Bazı şeyleri çok zorlaştırdım. Basit şeyleri yokuşa sürdüm, kendimi zor içinde beceriksiz buldum. Üzüldüm, yıkıldım. Zoru başaramadım, imkansız nedir bilmiyorum. Peki neden...
Neden?! Neden zorlaştırdık? Niye? Ne amacımız vardı ki? Neden basit yaşamadık? Neden yiyip içip sıçıp yatmadık? Neden öğrenmek istedik? Gerçeği bilmek bizi ne hale getirdi? Mutlu muyuz? Zerre değil. Ama ne güzel biliyoruz, değil mi? Çok zeki varlıklarız aman çok sikimde. Tek hücreli olmadık diye çektiğimiz çileyi hak ettik mi? Spermken daha mutlu olmadığımızı kim söyleyebilir? Babamın kıllı daşşaklarında yaşarken... (Yeraltı edebiyatı amk bu, küfür olacak tabii ki. )
İnsanları görüyorum, kendime bakıyorum. Amaçsız bir yarış içerisindeyim. Para için yaşıyorum. Daha iyi bir ev (hapishane), daha iyi bir araba, daha iyi bir kadın, daha iyi zımbırtılar, daha iyinin daha da iyisi olan şeyler, ultra mükemmel olan şeyler, bu mu yaşamak lan? Buysa yaşamak, buysa onca kitaplar yazılan kutsal olgu, sıçayım böyle işe. Paranın tanrıdan daha güçlü olduğu bir dünyada yaşadığımız için bizim önemimiz yok. Şimdi burada chuck palahniuk'culuk oynamak istemiyorum. Sonuçta para şart olan bir şey. Şu koskoca dünyada konuşan tek şey para. İnsanlık, yıllar boyu biriktirdiği zeka, birikim, akıl, bilim, felsefe...
Parayı gördüğü zaman secdeye yatıyor.
Haklısınız, fazla karamsarım çünkü param yok. Param olmadığı için hayatıma karar veremiyorum. Güzel bir konseri dinlemek için param yok. Köpek gibi sarhoş olup, yalan dünyaya kanmak için param yok. Yaşamak için param yok. Bravo, teknoloji çağı çok güzel, hayatlarımızı siktiniz be. Hepimiz tatlı, küçük robotlarız. Koskoca evrende bir hiç olduğumuz halde, korkmuyoruz. Düşünce yetilerimizi Fight Club yalanları ile bulamışız. Yeraltı edebiyatı diye birbirimizi düzüp durmuşuz.
Kız tavlamak için saçma düşünceler bulmuşuz ve bunları sikimize de takmamışız.
Seks için, seks için, seks için, seks için ( Bazıları için bu yazının ana fikri olabilir, bundan sonra tek elle bilgisayar kullanmayın. Yazıktır. Teknoloji çağındayız da abartmayalım.)
Artık sadede gelmek istiyorum. Çünkü bu yazı daha fazla sike takılmayacak kadar sıradanlaştı. Para kazanın gençler, çalışın, bir şeyler yapın ama asla sabit kalmayın. Yunanistan'a gidin, orda bir tane kokteyl içmek için 2 saat çalışın, insanlara yardım edin. İnsanlarla tanışın, yapamayacak kadar korktuğunuz şeyleri yapın. Gri şehirleri siktir edin, yeşil alanları koşun. İlerde şansınız olmayabilir. Bugün karar vermek kolaydır ama uygulamak imkansıza yakın. Ne kaybedersin? Daha iyi bir işin olmasa bile, hayatı yaşamak için para şart mı? Doğanın nimetlerinden yararlanmak için para şart mı? İnsanlarla kaynaşmak için para şart mı? Eğlenmek için para şart mı? Paranın şart olduğu tek şey köleliktir. Araba, ev bunlar para ister. Bunları alıp kölesi olmak istiyorsan, yaşam senin. Ama cennette daha iyisi olacak dersen, senin için üzülürüm. Hayallere göre yaşayacağına gerçeğini yaşa.
Çağımızın en büyük hastalığı depresyon, kurtulmak için doğayla bir olmak gerekir, hayvanları sevmek, onlarla bir yaşam paylaşmak, doğayı sömürmek değil, onu paylaşmak gerekir. Çimlere yatmak, ağaçlara tırmanmak,
Ölüyoruz dostlar, gri betonlar içinde mezarlar hazırladık kendimize ve her geçen gün ölüyoruz. Canlı canlı kendimizi gömüyoruz. Aynı şeyleri yapıp, eve gelince ağlıyoruz. Her hücremizde hırs, stres, kin , nefretle dolaşıyoruz. Özgür değiliz, kendimizi kandırıyoruz. Umarım geleceğimizde her şeyi özgürleştiririz.
Çıplak olmamızın, deli olmamızın, farklı olmamızın, bağımsız olmamızın, beş parasız olmamızın, iphonesuz olmamızın, starbuckstan kahve içmiyor olmamızın, bunları yazmak zorunda olmamızın garip karşılanmadığı dünyada görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder