Günün dört parçası vardır ve hepsi için " iyi " temennisinde bulunuruz. Hiçbir zaman iyi olmaz diye düşünmek mantıksız olsa da mantık ile ilişiğimi çoktan kesmiştim. Doğal olarak benim için bu dört parçanın iyi geçmesi mümkün değildi. Ben çoktan karar vermişim iyi geçmesin diye. Hayatımda olacak çoğu duygunun, sebebi de sonucu da benim. Sebep çok basit, ertesi gün yaşamak için bir bahane daha üretmek...
Sonuç çok basit, dün yaşadıklarının hiçbir işe yaramadığını görüp ertesi gün denememek.
Bu eksende gelişen bir hayatın kişiliğime, duygularıma, benliğime, çevreme, sosyal ilişkilerime katkısı olmuyor, katkısı olmadığı gibi beni bir çukura sürüklüyor.
Mesela kişilik, kişilik olmadan da insanlar bir şeyleri halledebilir. Bunun sebebi ilkel düşüncelerin yok olmamasıdır. İlk çağlarda insanlar kişilik kavramı üstüne yoğunlaşmadığı halde yarın için bir sebep buluyordu. Çağımızda bu mümkün değil, gelişen her şey insanın ilkellikten uzaklaşmasına sebep olur, bu yüzden insanlar var olduğunu kanıtlamak için kendine bir kişilik oluşturuyor.
Mesela duygular, ilkel insanlar duygulara ihtiyaç duymuyordu çünkü ortada ne bir dil, ne bir sosyal yaşam, ne de bir sanat vardı. Kendini ve aileni doyur, onları vahşi hayvanlardan koru, çocuğunun neslini uzatabilmesi için koru gibi şeyler. Çağımızda insanlar var olduklarını kanıtlamak için duygu sahibi olduğunu gösteriyorlar. İyi veya kötü duygular.
İnsan yaşadığına inanmak istiyor. Halbuki ben inanmıyorum. Biyolojik olarak yaşam sahibi bir canlı olsam da sadece biyolojik bir varlık değiliz. Bu yüzden insan temel ihtiyaçlarını rahatça karşıladığı sürece yaşadığına inanamıyor. Ben mesela.
Senin yaşadığına inanman için bir tutkun olmalı, temel ihtiyaçlar dışında başka bir ihtiyaç bulmalısın. Kimisi bunu resimle, müzikle, tiyatroyla; kimisi bunu parayla, güçle, şöhretle gideriyor.
İnsanlar aç varlıklardır. Bir mantar gibi bulunduğu yeri sömürüp yok eder. Doymak bilmez bir açlık...
İlk çağlarda bu yemek bulma ve korunma açlığıydı. Dünyayı tüketecek bir açlık. Tek destek, üremekti ve insanın en iyi yaptığı şey de buydu.
Üremek..
Üredikçe, yok etti.
Yok ettikçe, yenileri çıktı.
Yenileri çıktıkça, yok etti.
Ve eninde sonunda yenileri çıkmayacak kadar çoğaldı.
Günümüzde bu açlık başka şekillerde kendini gösteriyor.
Mesela paraya aç insanlar, ne kadar parası olursa olsun doymuyor, bulduğu bütün kaynakları yok ediyor, para uğruna
Mesela güçe aç insanlar, daha fazla güç için daha fazla katliam yapıyor ama bunu yaparken hiç düşünmüyor, rahatsız olmuyor çünkü yaptığını kendine çok doğal bir şey olduğu üzerinde kandırıyor.
Bunu iyi örnekler ile de gösterebiliriz.
Çoğu yazar, çoğu ressam, çoğu şair hepsi üretmeye açlar. Gerçekten bu tutkuya sahip olanlar, dünya yok olana kadar üretmek istiyor. Veya bilim insanları...
Sonuç olarak; insanın var olduğunu kanıtlaması için bir sürü yol var. Bunları size anlatıyorum, umarım siz kendinize bunları kanıtlayabilirsiniz. Ben kendime kanıtlayamıyorum, bu yüzden size çok ihtiyacım var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder